GENÇLİK VE MİLLİ ŞUUR
Türk gençliğinin milli ve manevi değerlerini öğrenerek sahip çıkması, partiler, sınıflar üstü bir harekettir.
Ancak, siyasi olan veya olmayan, bütün kurum ve kuruluşlara izini bırakacaktır. Milli şuur ülküsüne, davasına mensup gençler, kendi inancına, ülküsüne dost olan bütün hareket ve kuruluşları dost, kendine düşman olun bütün hareket ve kuruluşları düşman bilmelidir.
Bu şuurdaki gençlerin kendini gelecekte, çeşitli alanlarda, çeşitli makamlar da devletimize hizmet edecek şekilde yetiştirmesi lazımdır. Makamı, menfeat için değil Allah rızası için kullanmak niyetiyle istemelidir. Kendisinden daha iyi kimseler olduğunu bilerek talep etmemelidir. Aksine onlara yol açmalıdır.
Bu gençler, her zaman makamıyla ve kendi alanında daima en önde olmalıdır.
En önde olmaktan uzaklaştıran, onların yerine sınıfçı, bölgeci, bölücü kimseleri makamlara geçirenler, ya milletimize düşman olmuş, sinsi sinsi devletimizi bölmek, yıkmak için planlar yapan yabancılardır, yahut milletine, değerlerine yabancılaştırılmış kişi ve kadrolardır.
Barışta barışın, savaşta savaşın kanunlarına göre mücadele etmelidir. Bizlerde şuan bir nevi savaş vermekteyiz. Gençliğin benliğinden uzaklaşması ile sancağı düştüğü yerden, anadoludan tekrar dirilmesine mani olmak için çeşitli maskeler altında saklananlara karşı verdiğimiz bir savaş yapılmaktadır.
Bu savaş mertçe, tabiri yerinde ise delikanlı gibi harp meydanlarında, dövüşerek değil, neşr yolları (televizyon, internet, dergi, gazete … ) ile yapılmaktadır.
Bir milletin, kendi düşmanlarına karşı sürdürdüğü, sosyal, kültürel, ekonomik ve politik bağımsızlık savaşını, kendini dış ve iç sömürüye karşı koruma şuur ve çabasını yapacak olan gençlerdir. Yani, milletlerin var olma ve yaşama savaşını vererek, aşikari hak ve şuurunu savunacak kimselerdir.
Türk gencinin bu vazifesi, milli tarihin, milli kültürün ve milli ülkülerin çizdiği zaruri bir yoldur. Türk gencinin sahibi millettir. Milletin vicdanına aykırı, milli tarihe, milli kültüre ve milli değerlere ters düşen hal ve hareketler yapan genç, oyuna gelmiş, benliğini kaybetmiş demektir.
Halil İbrahim ARVAS